Prof. Dr. Ateş: Türkiye alternatif bir model geliştiriyor

Yazıcı-dostu sürüm

Doha’da gerçekleştirilen “Türk Kültür Günleri” faaliyetlerine katılan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Enstitünün faaliyetlerine ve yurt dışında FETÖ ile mücadelesine dair basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sırasında dünyaya neler olduğunu anlatabilmek için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Ateş, "Türkiye'deki darbeyi girişimine ilk müdahale eden biz olduk. Oradaki basınla, akademik hayatla, siyasilerle irtibata geçip Türkiye'de böyle bir darbe girişiminde bulunulduğunu ve bu girişimin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı illegal ve kesinlikle FETÖ'nün taraftarları tarafından yapıldığını anlatan İngilizce metinler gönderdik ve müdürlerimiz aracılığıyla 16 Temmuz’da bütün kamuoyunu belki de medyadan daha önce biz bilgilendirdik." açıklamasını yaptı.

Ateş, 2009'da Ankara'da açılan Enstitünün bir kamu vakfı olarak kurulduğunu belirterek, "Yunus Emre Enstitüsü, Batılıların 50-100 yıldır, Goethe Enstitüsü ve British Council gibi kurumlarla yaptığı kültürel diplomasi faaliyetlerini gerçekleştirmek için kuruldu. Vakfın icra organı da Yunus Emre Enstitüsüdür. Faaliyetleri yurt dışında olduğu için, öncelikle kültür merkezleri kuruldu. İlk merkezini Saraybosna'da, ikincisini ise Arnavutluk'ta açtı." diye konuştu.

Enstitünün 2013'ten itibaren Viyana, Avrupa, Almanya, Fransa, Japonya, Malezya ve Amerika'da açıldığını söyleyen Ateş, "Brezilya’da bir, Pakistan'da ise iki Enstitü birden açılacak. Enstitülerin temel amacı, Türkiye'yi tanıtmak. Türk dilini ve kültürünü tanıtarak, Türkiye'nin argümanlarını dünyaya yakın hale getirmek. Başka ülkelerde, Türkiye'nin dış politikasındaki argümanlarını, gücünü ve potansiyelini göstermek. Bunları anlatırken kültür diplomasisini kullanıyor." ifadelerini kullandı.

 

"Bir yıl içerisinde Japonya'da mehteran takımı oluşturuyoruz"

Enstitüdeki faaliyetlere farklı kesimlerin ilgi gösterdiğine vurgu yapan Ateş, "Türkiye'ye dair düşüncelerinin daha pozitif hale gelmesini istiyoruz. Bizim devlet kurumlarından farkımız, daha sivil, daha eleştirel, daha tarafsız bir şekilde Türkiye'yi tanıtmak." değerlendirmesinde bulundu.

Şeref Ateş, her ülkenin kültürüne, geçmişine ve değerlerine uygun çalışma yaptıklarını söyleyerek, "Mesela Balkanlar'da Türkçe öğrenme faaliyeti daha yoğun. Balkanlar’da başlattığımız 'Tercihim Türkiye' projesini 5 yıldır sürdürüyoruz. Bu vesileyle şu anda sadece Bosna Hersek'te orta dereceli okullarda 10 binden fazla öğrenci Türkçe öğreniyor." dedi.

Avrupa ülkelerinde akademik ve sanatsal iş birlikleri yaptıklarını sözlerine ekleyen Ateş, şöyle devam etti:

"Japonya'nın kültürü, 'az insan, çok iş' yapmaya yönelik. Daha önce oraya Genelkurmay'dan bir mehteran takımı gitti ve Tokyo'da büyük bir ana caddede yürüyüş yaptılar. Mehteran gösterisi yapıldı. Bu Japonların çok hoşuna gitmiş. Fakat bizim bir uçak dolusu mehteran takımını bir saatliğine Tokyo'ya göndermemiz çok zor olduğu için, Genelkurmay'la anlaştık 2 haftada bir, bir kişi oraya gidiyor. Oradaki müzik okulunda o enstrümanı hem oraya bırakıyor hem de o enstrümanın kullanımını öğretiyor ve bir yıl içerisinde Mehteran takımı oluşturuyoruz.”

Ateş, Japonya'da, havadan İstanbul çekimleriyle 3 boyutlu gözlüklerle Türkiye görselleri oluşturduklarını kaydederek, teknolojiyi vasıtasıyla, orada yaşayanların Türkiye'yi görmüş olabildiklerini aktardı.

 

"Darbe girişimine yurt dışında ilk müdahale eden biz olduk"

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Ateş, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimine de değinerek, şunları söyledi:

"15 Temmuz gecesi darbe girişimi olurken biz bir taraftan Ankara’da sokaktaydık. Diğer taraftan da 16 Temmuz'u planladık. Bunu hiç basınla paylaşmadık. 16 Temmuz sabahı yurt dışındaki bütün Enstitü müdürleriyle Türkiye daha uyanmadan iletişime geçtik ve bulundukları ülkelerde Türkiye'deki darbe girişimini anlatan İngilizce metinler hazırladık. İlk müdahale eden biz olduk, 'Oradaki basınla, akademik hayatla, siyasilerle irtibata geçin' diye. Türkiye'de böyle bir darbe olduğunu ve bu darbenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı illegal ve kesinlikle FETÖ'nün taraftarları tarafından yapıldığını anlatan İngilizce metinler gönderdik ve müdürlerimiz aracılığıyla bütün kamuoyunu belki de medyadan daha önce biz bilgilendirdik."

Planlamayı geceden yaptıklarına dikkati çeken Ateş, "45 Enstitüde bunu yaptık ve bunun etkisi de oldu. İtalya'dan, Güney Afrika'dan bizi 16'sında arayan gazeteciler vardı. Daha sizlere ulaşmadan, çoğunu biz irtibatlandırdık. Çünkü Türkiye'de ne oluyor şaşkınlığı vardı. Dolayısıyla bu, merkezlerin kritik bir zamanda ne tür işler yapabileceğini de gösterdi. Yani 16'sında ilk müdahale eden kurum bizdik." ifadelerini kullandı.

Ateş, Enstitüde görev alanların, bulundukları ülkedeki kanaat önderleri, üniversite hocaları ve öğrencilerle iletişim halinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Yunus Emre Enstitüsünün temel işlevi, bir gün kritik bir an geldiğinde bu iletişim ağını kullanabilmek ve Türkiye lehine bu argümanları bu ağ vasıtasıyla insanlara ulaştırmak. 16'sında böyle bir bilgilendirmeyi kullandık. 17'sinde Fetullah Gülen ilk açıklamasını yaptı ve o konuşmasında iki yerde Yunus Emre Enstitüsünden bahsetti. Çünkü o kadar çok kızdırmışız ki çok sinirli bir şekilde, iki defa, bizi aşağılayarak 'Yunus Emre diye bir Enstitü kurdular fakat başarılı olamıyorlar. O kadar iş yapıyorlar.' dedi."

FETÖ terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in Enstitünün çalışmalarından duyduğu rahatsızlığa vurgu yapan Ateş, "Ona giden bilgiler onu çok sinirlendirmiş ve rahatsız etmiş ki Türkiye'den sadece Yunus Emre Enstitüsünden bahsediyordu." diye konuştu.

Şeref Ateş, FETÖ'nün Türk halkının parasıyla Türkiye'ye ihanet ettiğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Tabii ki halkın kültürel bir özelliği bu. 'Benim kültürümü destekliyor, benim dinimi tanıtıyor' diye halk bu yapıyı destekledi. Yurt dışında Türkiye'ye yönelik pozitif bir algı var. Özellikle halkı Müslüman olan ülkelerde olağanüstü bir beklenti var Türkiye'ye dair ve bu yapı bütün bu beklentiler ile bu olumlu Türkiye algısını kullanarak faaliyet yaptı. Dolayısıyla Yunus Emre Enstitüsü kurulduğunda da en büyük rahatsızlıkları biz olduk. Diğer kurumlar 15 Temmuz'dan sonra kendine çeki düzen verdiği için, biz 2014'te 17 Aralık hadisesinden sonra Yunus Emre Enstitüsünü tamamen değiştirdik. O dönemde çalışan bütün kadroları değiştirdik."

Temel amaçlarının Türkiye ve Türk kültürü olduğuna dikkati çeken Ateş, "Dolayısıyla illa bir yerde Türkçe öğreteceğiz, Türk kültürüne dair unsurları göstereceğiz diye kendimizi sınırlandırmıyoruz. Dünyada Türkiye'nin başarısına bir ihtiyaç var. Çünkü Türkiye alternatif bir model geliştiriyor. Bütün uluslararası baskılara rağmen kalkınmasını devam ettiriyor, sürdürüyor. Bütün iç ve dış çatışmalara rağmen birlikte yaşama kültürünü sürdürüyor. Bu modeli bütün dünyaya anlatmamız gerekiyor." dedi.