Sunay Akın Yaz Okulu Öğrencilerine İstanbul’u Anlattı

Yazıcı-dostu sürüm

Ünlü yazar, şair, gazeteci ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın 8 Ağustos Cumartesi saat 10.30’da İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde Türkçe Yaz Okulu öğrencileri ile bir araya geldi. “İstanbul’un Sırları” isimli söyleşide kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Akın dünyanın dört bir yanından Türkçe öğrenmek için gelen Yunus Emre Enstitüsü Türkoloji öğrencileriyle paylaştı.

Akın öğrencilere; “Dünyanın geleceği, çocukların hayallerindedir. Fatih Sultan Mehmet’in çocukluk defterlerindeki hayallerini anlatmalıyız. İlk denizaltı ve arabalı vapur, suda yürüyen ayakkabılar, minarenin tepesine konulan hokka ve kalem. İstanbul’u bunun gibi ilkler ile anlatmalıyız. İstanbul savaşla, topla, mermi ile değil; sanatla, bilimle ve Fatih’in çocukluk hayalleri ile anlatılmalı. İstanbul’u ve Türk kültürünü bu hikâyeler ile bilin, böyle anlatın.” dedi.

İstanbul Oyuncak Müzesinin kurucusu olan Sunay Akın, İstanbul Boğazı’nın mitolojik öyküsü ile başladığı konuşmasında; İstanbul Boğazı’nın Batı kaynaklarında Tanrı Zeus ile ölümlü bir kadının aşkından dolayı Latince’de Bosphorus yani İnek Geçidi adını aldığını anlattı. İstanbul’un izleneceği en kötü yerin Kız Kulesi olduğunu söyleyen Akın; bunun nedenini şöyle açıkladı: “Kız Kulesi’ne gittiniz mi? Gitmeyin, İstanbul’un izleneceği en kötü yer Kız Kulesi’dir. Çünkü oradan İstanbul’a bakarsanız Kız Kulesi’ni, onun güzelliğini göremezsiniz.” Sunay Akın, Kız Kulesi ile ilgili olarak da şu bilgileri aktardı: “1856’ya kadar cüzzamhane olarak kullanılıyordu. O zaman buraya gelmek yasaktı çünkü cüzzam hastaları burada yaşamdan soyutlanıyordu. Yasağın kalkmasıyla, Kız Kulesi’yle ilgili ilk çalışmaları Fransız şair Théophile Gaultier yapmış ve burada tarihi olarak önemli bilgileri gündeme getirmiştir.”

İstanbul’un tarihteki ilk deniz savaşına sahne olduğunu anlatan Akın, arabalı vapuru Türklerin icat ettiğini ve 1872’de hizmete giren “Suhulet”in, tarihte araba taşıyan ilk vapur olduğunu ve İstanbul’da yüzdürüldüğünü belirtti. Akın, denizle ilgili çalışmaları bulunan Atilla Hülagü’nün, Leonardo da Vinci’nin hayallerinden biri olan “Suda yürüyen ayakkabılar” projesini 1963’te gerçekleştirdiğine dikkati çekti.

İstanbul’a gelen şair ve yazarlara da değinen Akın, Moby Dick kitabıyla ünlenen Amerikalı yazar Herman Melville’in 1856’da Rumeli Hisarı’nı görmek için İstanbul’a geldiğini belirterek, yazarın Rumeli Hisarı surlarında Fatih Sultan Mehmet’in imzasını gördükten sonra; “Ben nice krallar, hükümdarlar gördüm, anlaşmalara imza atan ama şehre de imzasını atan bir hükümdar görmemiştim.” şeklindeki ifadesini hatırlattı. Ünlü yazar, Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı’nda resim defterinin bulunduğunu kaydederek, defterde çocuk yaştayken tuğrasının yer aldığını ve diş sağlığıyla ilgili bilgilere yer verdiğini dile getirdi. Rumeli Hisarı’nda Fatih Sultan Mehmet’in imzasının hat sanatında çok önemli olan “kufî ” yazıyla atıldığına işaret eden Akın, Osmanlı Devleti zamanında camilerin minaresinde hokka ve kalem gibi eşyalara yer verildiğini kaydetti.

Ayrıca İstanbul Boğazı’nın ilk paralı geçişinin ve İstanbul’daki Ramazanın Jules Verne tarafından “Kereban Ağa” romanında nasıl anlatıldığını da öğrenciler ile paylaşan yazar son olarak Yunus Emre Enstitüsünün etkinliklerinin Türkiye’nin tanıtımı açısından önemli olduğunun altını çizen Akın, Türk kültürünün ve dilinin böylece daha fazla yaygınlaşacağını söyledi.

Bu yıl 31 ülkeden yaklaşık 200 kişinin katıldığı Yunus Emre Enstitüsü Türkçe Yaz Okulu 22 Ağustos’ta sona erecek.