"7 Dilde 7 İklimde Yunus Emre” Sergisi Türk Japon Vakfı’ndaydı

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü ve Türk Japon Vakfı tarafından ortak düzenlenen “7 Dilde 7 İklimde Yunus Emre” isimli Latin harfli kaligrafi sergisi 11-21 Kasım 2015 tarihleri arasında Ankara’da bulunan Türk Japon Vakfı’nda gösterimde idi.

Daha önce Tokyo Yunus Emre Enstitüsünde ziyaretçileriyle buluşan sergide gösterilen eserler, Tokyo’da bulunan MG Latin Kaligrafisi Okulu öğrencilerinin elinden çıkan yaklaşık bir yıllık bir emeğin ürünü olma özelliğini taşıyor.

Serginin açılış konuşmasını yapan Türk Japon Vakfı Başkanı Prof. Dr. C. Tayyar Sadıklar sözlerine “Yunus Emre Enstitüsünün dünyaya sesinin duyurulmasında önemli rolü olan Başkan Prof. Dr. Hayati Develi’ye çok teşekkür ederim” diyerek konuşmasına başladı. Sadıklar; Prens Mikasa geldiğinde dünyanın yegâne merkezinin Türkiye olduğunu çünkü bütün medeniyetlerin bu topraklardan geçmiş olduğunu söylediğini dinleyicilere ileterek; Anadolu’da yetişen halk ozanlarının, düşün ve felsefe insanlarının bunda etkisinin büyük olduğunu sözlerine ekledi. Sadıklar ayrıca daha önce başbakanlık düzeyinde Japonya ve Türkiye arasında imzalanan protokole bağlı olarak, iki ülke arasında sanat ve kültür bağlarının geliştirilmesi için daha fazla destek verileceğine dair konulan maddeyi hatırlatarak ilgililerin konuya daha çok dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Bu kapsamda Tokyo’da bulunan Yunus Emre Enstitüsünün faaliyetleri ve kapasitesi genişlemesinden dolayı daha büyük bir binaya taşındıklarını da söyleyen Sadıklar; Yunus Emre Enstitüsü ile daha fazla dirsek temasında bulunmak istediklerini söyledi. Japon eski büyükelçi Kanaka ise Latin harfleriyle oluşturulan serginin Osmanlı etkisinin şimdi ki Türk kültürüne yansıması şeklinde hayat bulduğunu ve bunun Yunus Emre Enstitüsü sayesinde gerçekleştiğini söyledi. Ayrıca gelenekselin dışına çıkmak yoluyla olsa da Latin harfleriyle kaligrafi yapılmasının çok iyi bir fikir olduğunu, böylelikle daha fazla insanın Yunus Emre’nin eşsiz şiirlerini okuyacak estetik keyif alabileceğini ve konuyla ilgili kültürünü genişletme fırsatı bulabileceğini söyleyen Japon diplomat; Türk Japon Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsüne batı ve doğu buluşmasını sağlayan bu sergiyi oluşturmak için gösterdikleri çabalardan ötürü teşekkür etti.

Sözlerine Vakıf Başkanı Sadıklar’a teşekkür eden Yunus Emre Enstitüsü Prof. Dr. Hayati Develi ise dünya ile Türkiye arasında dostluk ve barış köprülerini kurmaya “Yunus’un dediği gibi yeni yollar yapmaya ve yeni gönüller kazanmaya” geldiklerini söyleyerek sözlerine başladı. Çok uzaklarda bulunan kadim dost ülke diye nitelendirdiği Japonya ile kültürel ilişkilerimizi geliştirmek için yeni yollar yapıldığını ve bunun tekstilden, tasarıma ve geçmişi 700 yıl öncesine dek dayanan kaligrafiye kadar gittiğinin altını çizen Develi, Yunus Emre’nin eserlerini yeniden yorumlayan Japon öğrencileri örnek göstererek iki ülke arasındaki kültürel bağların canlılığına dikkat çekti. Anadolu’yu en batıdan en doğuya tanıtmanın görevimiz olduğunu söyleyen Develi Yunus Emre Enstitüsünün Japonya’nın Türkiye’ye açılan penceresi olduğunu söyleyerek ileride gidilecek her ülkenin önemli şehrinde bir Yunus Emre Enstitüsü merkezi olacağını, ve bu şehirleri ziyaret eden herkesin mutlaka ziyaret etmesini arzu ettiklerini söyledi.

Sergiyi görmeye gelenler davetlilerden Eski Bakan Hikmet Sami Türk ise Yunus Emre Enstitüsünün şair ve filozof Yunus Emre’nin dünya görüşü ve eserlerini referans alarak dünyaya Türk kültürünü, dilini ve sanatını tanıtma konusunda büyük ve önemli bir konuyu sorumluluk edindiğini söyleyerek, Enstitünün fazla uzun bir geçmişi olmamasına rağmen kısa zamanda uzun yol kat ettiğine dikkat çekerek ileri ki çalışmalarında başarılar diledi.