Engin Altan Düzyatan ile Büyük Buluşma

Yazıcı-dostu sürüm

Diriliş Ertuğrul’un yıldızı Engin Altan Düzyatan Yunus Emre Enstitüsü’nün konuğu oldu. Yedi dilde yayımlanan ve dünya genelinde binlerce kişinin takip ettiği programda Düzyatan, yurt dışındaki hayranlarıyla buluştu.

Türk dilini, kültürünü ve sanatını dijital platformlarda da tanıtmaya devam eden Yunus Emre Enstitüsü, yurt dışında büyük bir hayran kitlesine sahip Türk dizi ve filmlerinin başrol oyuncularını da ağırlıyor. Diriliş Ertuğrul dizisiyle dünya çapında büyük bir hayran kitlesinin sevgisini kazanan ünlü oyuncu Engin Altan Düzyatan Yunus Emre Enstitüsünün konuğu oldu.

Türk tarihine ışık tutan Diriliş Ertuğrul dizisi 70'ten fazla ülkeye ihraç edildi.

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş sunumunda 10 Haziran çarşamba akşamı gerçekleştirilen dijital etkinlik Türkçe, Arapça, Arnavutça, Boşnakça, İngilizce, İspanyolca ve Rusça olmak üzere 7 dilde canlı olarak yayınlandı.  Programı on binlerce kişi izledi. Etkinlikte Türk tarihine ışık tutan ve 70'ten fazla ülkeye ihraç edilen Diriliş Ertuğrul dizisinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, yurt dışındaki hayranlarıyla buluştu. Düzyatan, Diriliş Ertuğrul dizisi, kariyeri, yapımcılığını üstlendiği “Sen de Tanık Ol” isimli belgeseli, yeni belgesel projelerini ve hayata dair görüşlerini anlattı. Düzyatan programda Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Güney Afrika, Kazakistan, Mısır ve Pakistan'dan katılan hayranlarının sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Şeref Ateş, Diriliş Ertuğrul dizisiyle tanınan ünlü oyuncunun çok farklı rolleri canlandırarak profesyonellik sergilediğini söyledi. “Özellikle yurt dışındaki izleyiciler bu tarihi karakterden sonra acaba yeni bir tarihi karakter rolünü canlandırıp canlandırmayacağınızı merak ediyor. Kuruluş Osman dizisinde rol alıp almayacağınız sosyal medyada tartışılıyor. Bu konuda sizin bir röportajınızı izledim. Mozart ya da Einstein’ı severek oynayabileceğinizi söylüyorsunuz. Bu konularda ne dersiniz?” sorusunu yönelten Prof. Dr. Ateş’e, Engin Altan Düzyatan şöyle cevap verdi: “Piri Reis de olur Hocam. Tabi ki oyunculuk uzun bir serüven. Her şeyden önce ben 15 yaşımdan beri oyunculuk yapıyorum ve şu anda 40 yaşındayım. Hayatımın yarısından fazladır oyunculukla uğraşıyorum. Oyunculuk mezunuyum, üniversitesini bitirdim. Her ne kadar profesyonel olsam da bu mesleği amatör ruhla yapmaya ve kendimi geliştirmeye çalıştığımı söylemek zorundayım.” dedi.

Düzyatan: Ertuğrul Gazi her iyi insanın taşıması gereken özellikleri bünyesinde barındırmış ve gerçekten her konuda adaletli bir karakter. Her oynadığım rolde olduğu gibi Ertuğrul Gazi'den de çok şey öğrendim.

Prof. Dr. Ateş’in “Canlandırdığınız karakterlerin etkisi altında kalıyor musunuz” sorusuna ise Düzyatan şöyle cevap verdi: “Özellikle Ertuğrul Gazi bazında konuşursak, gerçekten derinliği olan bir karakterdi. Aslında her iyi insanın taşıması gereken özellikleri bünyesinde barındırmış ve gerçekten her konuda adaletli bir karakter… O yüzden de hissediyorsunuz. Ve hissettiğiniz noktada karakter ve kendiniz aranızda bir bağ kuruyorsunuz. Bir etkileşime giriyorsunuz. Bu aslında işinizin doğası ve işinizin bir parçası. Her oynadığım rolde olduğu gibi Ertuğrul Gazi’den de çok şey öğrendim. Diğer rollerimden de öğrenmiştim. Ama Ertuğrul Gazi’den de hayata dair birçok noktayı hissetme ve o dönemdeki hayatın zorluklarının nasıl yaşandığı, duyguların ne kadar saf olabileceği ve o saf duygular arasında aslında her şeyin çok net olduğu bir dünya içinde olma hissini öğrendim. Günümüzdeki gibi çok hızlı yaşanan ve duyguların tamamen kaybolma noktasına geldiği, birbirimize duygularımızı ifade etmekte aslında güçlük çektiğimiz ve saklamayı tercih ettiğimiz, yaşamın hazzından dolayı buna vakit bulamadığımız bir dönemde böyle bir duygu rahatlığını oynamak açıkçası beni çok rahatlattı.”

Düzyatan’ın duyguları ifade edebilmenin önemine dair yaptığı yorumun ardından Prof. Dr. Ateş ise şöyle konuştu: “Bizde Anadolu’da hâlâ duygular çok taze, canlı. O yüzden kısa sürede samimi olabiliyoruz. Bizim yurt dışındaki merkezlerimizde de aynı ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu açından bakıldığında özellikle duygu konusunda, çok farklı duygular var. Bu duyguları canlandırırken de tabi ki onların sahici olması gerekiyor.” 

TÜRK DİZİLERİ DUYGULARA DOKUNUYOR

"Siz duyguyu doğru ifade edebiliyorsanız dünyanın her yerinde bunun karşılığını bulabiliyorsunuz. Çünkü duygunun dili yok, duygu her yerde aynı."

Türk dizilerinin dünya genelinde büyük bir hayran kitlesine sahip olmasında aynı duyguyu paylaşmanın önemine değinen Düzyatan şöyle dedi: “Aslında dünyada bu kadar seviliyor ve izleniyor olmamız birçok duyguya dokunmamızdan kaynaklandı bence. Güney Amerika’daki başka bir kültür diye baktığımız, dünyanın öbür ucunda diye değerlendirdiğimiz insanlarla aynı duyguları paylaştığımızı fark ettik. O insanlar artık bizi izliyorlar ve bizimle aynı duyguları paylaşıyorlar. Demek ki aslında siz duyguyu doğru ifade edebiliyorsanız dünyanın her yerinde bunun karşılığı bulabiliyorsunuz. Çünkü duygunun dili yok, duygu her yerde aynı.” 

ANADOLU'NUN "CAN KÜLTÜRÜ"

Afrika'daki su kaynaklarına erişim güçlüğüne dikkat çekmek için "Sen de Tanık Ol" isimli bir belgesel çeken Düzyatan, dünya genelindeki su kirliliğini anlatmak için yeni bir belgesel hazırlıyor.

Afrika’daki su sorununa dikkat çekmek için “Sen de Tanık Ol” isimli bir belgesel çeken Düzyatan, belgesel fikrinin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı: “Çocuklar bazı zamanlar, yaklaşık 4 buçuk saat, 5 buçuk saat bazen de 12 saat yürümek zorunda suya ulaşmak için. Sonra o çocuklar eve dönüyorlar ve bu, su taşımak için sürekli tekrarlanan bir süreç. Bunu gördüğümde gerçekten kendi adıma çok utanmıştım. Nasıl dünyanın bir noktasında hâlâ çocuklar en saf, insanın olmazsa olmaz ihtiyacı olan suya ulaşamazlar. Orayla ilgili bir şey yapma fikri her zaman gönlümden geçiyordu. Daha sonra da belgesel fikriyle bunu harekete geçirdik ve “Sen de Tanık Ol” diye bir belgesel çektik.” dedi.

 

Prof. Dr. Şeref Ateş ise sorunlar karşısında duyulan utanma duygusunun Anadolu’daki “can kültürü” ile ilgili olduğunu belirterek, “Çünkü siz oradaki çocuğu da canınızın bir parçası olarak görüyorsunuz.” dedi. Düzyatan, dünya genelindeki su kirliliğine dair farkındalık oluşturmak için yeni bir belgesel hazırlığında olduğunu da söyledi. 

 

Programa Bosna Hersek'ten katılan küçük yaştaki izleyici Bünyamin Praşoviç, Düzyatan'a "Sizin gibi olmak için çok talim yaptım, bu yüzden sizin alpiniz olmak istiyorum." diyerek Düzyatan’a olan sevgisini dile getirdi. Güney Afrika'dan katılan dil öğretmeni ve yazar ise Diriliş Ertuğrul dizisinin ülkelerinde oldukça beğenildiğini belirtti. 

Prof. Dr. Şeref Ateş’in sunduğu ve Engin Altan Düzyatan’ın konuk olduğu programı aşağıdaki linklerden seyredebilirsiniz:

Türkçe

Arapça

Arnavutça

Boşnakça

İngilizce 

İspanyolca

Rusça

Diğer Etkinlikler

Lefkoşa'daki Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından hazırlanan "Bizden İçeri Kıbrıs" belgeselinin...

Londra Yunus Emre Enstitüsü, 7 Mart 2024 tarihinde, yetenekli ve ödüllü yönetmen Merve Çirişoğlu'nun çarpıcı kısa...

Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme...

Avusturya'nın başkenti Viyana'da yönetmen Bekir Bülbül'ün "Bir Tutam Karanfil" filmi, Viyana Yunus Emre ...