EUNIC, AB-Türkiye KAD Dijital Eğitim Programının Konuğu Oldu

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü, AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog (KAD) Dijital Eğitim Programı kapsamında Avrupa Birliği Ulusal Kültür Enstitüsü Ağını (EUNIC) ağırladı. Enstitünün kültür müdürleri ve çalışanlarının katıldığı programda EUNIC’in sadece Avrupa Birliği üyeleri arasında değil dünyanın birçok ülkesi arasında kültürel diyaloğun tesisi konusunda oynadığı rol konuşuldu.

 

Yunus Emre Enstitüsünün öncülüğünde yürütülen Avrupa Birliği-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Programı kapsamında sürdürülen Dijital Eğitim Programı devam ediyor. Programın 20 Kasım 2020 tarihindeki etkinliğine Avrupa Birliği Ulusal Kültür Enstitüsü Ağının (EUNIC) temsilcileri konuk oldu.

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’in açılış konuşmasını yaptığı programa dünyanın dört bir yanındaki enstitü müdürleri ve çalışanları katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise Dicle Doğancıoğlu üstlendi. Sanal ziyarete EUNIC’i temsil eden Roxane Schavoir ve Robert Kieft katıldı.

"KÜLTÜR HAYATI ANLAMLI KILAR"

Prof. Dr. Şeref Ateş, yaptığı konuşmada şöyle konuştu: “Özellikle EUNIC ile ilişkimiz çok kıymetli. Avrupa’daki kültür kurumlarını bir araya getiren bir yapı olması çok kıymetli. Çünkü kültür ve bilim arasında hep vurgu yaparım. Bilim insanların hayatta yaşamları boyunca nasıl sorusunu cevabını arar. Kültür ise neden sorusunun cevabını arar. Bu nedenle hayatımızı anlamlandırır ve bu nedenle çok kıymetli. Kültür sadece güzel sanatlar olsa da olur, olmasa da olur, hiçbir zaman kültür enstitülerinin ve kültür insanlarının kabul edebileceği bir şey değil. Onun için de buradaki birlik ve vahdet düşüncesi çok önemli. Onun için içinde bulunduğumuz durum, Yunus Emre’nin felsefesini hatırlatıyor. Yunus Hacı Bektaş-ı Veli'ye gidince, Hacı Bektaş-ı Veli ona "Hikmet mi buğday mı istersin" diye sorar, Yunus da yanlışlıkla buğday ister. Buğday bir taraftan  maddi ve dünyevi şeyleri sembolize eder. Nefes ise anlam dünyasını anlatır. Sekiz aydır içinde bulunduğumuz trajedi nefes alma konusundaki hassasiyetimizi gösteriyor.

Yaşadığımız hayatı anlamlandırma bizim inancımıza göre dil insanı başka yaratıklardan üstün kılar çünkü dil anlam dünyasını verir ve yaşadığınız hayatı anlamlandıran dildir. Onun için farklı dillerle bir araya gelmek, farklı diller ve kültürlerle bir araya gelmek yani farklı anlam dünyalarıyla bir araya gelmek tanış olmaktır. Yunus Emre’nin tanış olma düşüncesi de bundan hareket eder.

Bizim inancımıza göre dil insanı başka yaratıklardan üstün kılar çünkü dil anlam dünyasını verir ve yaşadığınız hayatı anlamlandıran dildir. Onun için farklı dillerle bir araya gelmek, farklı diller ve kültürlerle bir araya gelmek yani farklı anlam dünyalarıyla bir araya gelmek tanış olmaktır. Yunus Emre’nin tanış olma düşüncesi de bundan hareket eder. Başkalarıyla farklılık içinde birliği arar. Biz farklılık içinde birliği anlamlandırmak için kültürel faaliyetler yapıyoruz. Yani bir anlamda teknik olarak bakıldığında stratejik planlar vardır. Sonra eylemler vardır. Sonra farklı rakamlar, istatistikler, veriler vardır. Fakat bütün bunların hizmet ettiği temeldeki düşünce önemli. Bu da hayatımızı anlamlandırmaktır. Başkasıyla tanış olmak bizim düşüncemize göre aşktır. Ötekini tanımak zıttı ile birlikte var olmaktır. Nasıl ki atomun içinde artı, eksi var. Aynı şekilde yaşam içinde de bu artı eksi farklı kültürlerle kendisini ifade eder. Onun için yaptığımız hiçbir faaliyette illa da bizde bu var bunu götürelim tanıtalım değil. Hayat yolculuğunda, yolculuğun kendisi esastır. Çağdaş hayat bizi yolculuğun kendisini de unutturdu. Çünkü A noktasından B noktasına 2 saatte gidiyorsunuz. Yolculuk yaşamadığınız için dünya adeta standartlaşıyor ve kültürel farklılık ortadan kalkıyor. Yolculuğun kendisi hayatı anlamlandırır.”

ANADOLU'NUN "CAN FELSEFESİ" İLE HAYATA BAKMAK

Kültürel faaliyetlerde önemli olanın başka bir kültüre farklı unsurlar taşımaktan ziyade birlik düşüncesini yansıtmanın önemine değinen Prof. Dr. Ateş konuşmasına söyle devam etti:

“Anadolu’da var olan temel felsefe “can felsefesidir.” Can felsefesi sadece hümanizma değildir, hümanizmanın de ötesinde bütün canlıları, organizmaları bir olarak görmektir. Formel olarak biz başka dursak da baktığınızda hayvan âlemleri de aynı, bitki âlemleri de aynı. Hepsi birbirini can olarak gördüğünde bunu hissedebiliyor. Bırakın işte kadın-erkek eşitliği ya da ayrımı. Bırakın renk ya da din farklılığını. Can olarak gördüğünüzde ötekini yaşatmalısınız ki siz de yaşayabilesiniz. Son yüzyıldın hedefi de rekabet düşüncesidir. Bu virüs de bize bunu gösterdi. Biz dünyada birlikte yaşıyoruz. Dünyanın her tarafındaki herkes aynı soruna çözüm arıyor. Bütün bunları anlamlandıran şey estetiktir. Estetik olan şey aynı zamanda etiktir, ahlakidir ve canı kapsayıcıdır."

Yunus Emre Enstitüsü olarak gerek kültürler arası diyalog programı gerekse EUNIC ile olan ilişkilere büyük önem verdiklerini kaydeden Prof. Dr. Ateş şöyle devam etti:

"Çünkü biz birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz kültürleri bu anlamda da bütün kültür merkezleri müdürlerimizi ve sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bu yaptığınız işleri kurumsal olarak görmememiz gerekir. Bu yaptığınız işi sadece kurumsal bir iş olarak görmemek gerektiğini aynı zamanda insani olarak da bu zevki ve heyecanı duymanızı umuyorum. Ben duyuyorum. İnşallah bu yolda insanlık adına pozitif ne varsa alırız ve sizinle paylaşırız. Yunus’un bizdeki karşılığı aşktır. Ama aşk İngilizce’de "fall in love" şeklinde düşüşle ifade ediliyor. Çünkü rasyonalizm aşkı düşüş olarak görüyor. Çünkü mantığı bertaraf ediyor duyguyu öne çıkarıyor onun için bütün düzenleri alt üst ediyor. Ancak bağ kurmak bir yükseliştir. Onun için aşık olmak Yunus’un ifadesiyle bağ kurmaktır, ötekinde kendini bulmaktır. Kültür faaliyetlerini ve dil çalışmalarını bu anlamda görüyoruz.”

"EUNIC İLE İLİŞKİLERİ ÖNEMSİYORUZ"

Strateji Geliştirme ve Kurumsal İletişim Müdürü Bülent Üçpunar bu etkinliği yüz yüze yapmak istediklerini ancak KOVID-19 salgını nedeniyle dijital ortamda yaptıklarını belirtti. Üçpunar, “İlişkilerimizi geliştirmek AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog projesinin en önemli hedeflerinden biriydi. Çünkü biz Türkiye olarak Avrupa Birliği ilişkilerimizi çok önemli görüyoruz ve kültürü bu anlamda çok önemli bir vasıta olarak görüyoruz. Bu anlamda Avrupa Birliği kültür enstitülerinin çatı kuruluşu olarak EUNIC ile her türlü ilişkiyi önemsiyoruz. Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde bulunan kültür merkezlerimiz EUNIC faaliyetlerine bu kümeler vasıtasıyla ya da bağımsız olarak katılmaya çalışıyorlar.  Bu anlamda yoğun bir iş birliğimiz var. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Bu etkinliğin sanal olmasının şöyle bir güzelliği oldu bizim açımızdan. Bu sanal ziyaretler neticesinde videolar üretildi ve projenin entellektüel bir çıktısı da oldu. Yüz yüze ziyaret sırasında çok sınırlı sayıda müdürümüz katılacaktı ve bunu bu kadar iyi bir şekilde kayıt altına alma imkânımız da olmayacaktı. Bu da bu projenin hesaplanmamış yönlerinden biri oldu.”

Üçpunar, salgın sonrasında EUNIC yöneticilerini Avrupa merkezlerinde ağırlama imkânlarının olacağını belirtti. Avrupa Birliği üyesi olmaya ülkelerden de çok sayıda personelinin, müdürlerinin ve çalışanlarının olduğunu belirten Üçpunar, Hollanda, İspanya, İngiltere, Belçika, Avusturya, Almanya, Polonya, Macaristan, Romanya, Fransa, Hırvatistan, İtalya gibi Avrupa Birliği üyelerinin yanı sıra Bosna Hersek, Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Karadağ’daki merkezlerimizin temsilcileri burada. Ben bu toplantının EUNIC ile olan ilişkilerimizi daha da geliştirmesi için bir vesile olmasını diliyorum. Robert Bey’i ve Roxan Hanım’ı burada ağırlamaktan memnun olduğumuzu dile getirmek istiyorum.”

EUNIC BAKANLIKLARI, ENSTİTÜLERİ VE KÜLTÜR MERKEZLERİNİ BİR ÇATIDA TOPLUYOR

EUNIC’in temsilcilerinden Roxane Schavoir yaptığı sunumla öncelikle katılımcıları EUNIC’in kültürlerarası diyalogdaki amaçları ve işlevleri hakkında bilgilendirdi. Schavoir, Avrupa Birliği ve birlik dışından 36 ülkesi olan EUNIC’in üyeleri arasında kültür merkezleri, enstitüler, aralarında dışişleri bakanlıkları, “kültür, eğitim, bilim ve spor” bakanlıklarının olduğunu söyledi. Kurumun yönetim şemasını tanıtan Schavoir, EUNIC’in farklı üyelik şekillerinin olduğunu ifade etti.

EUNIC’in sayıları 3 ila 20 arasında değişen üyeler tarafından yönetilen, kümeler (clusters) isminde işbirliği platformları bulunuyor. Bu kümeler ulusal çapta ya da bir şehri kapsayacak şekilde düzenlenebiliyor.

EUNIC’in sayıları 3 ila 20 arasında değişen üyeler tarafından yönetilen, kümeler (clusters) isminde işbirliği platformları bulunuyor. Bu kümeler ulusal çapta ya da bir şehri kapsayacak şekilde düzenlenebiliyor. Schavoir ise sunumunda EUNIC’in 90 ülkede 125 kümesinin olduğunu belirtti. Schavoir kümelerin düzenlediği etkinliklerin Küme Fonu (Cluster Fund) ile fonlandığını dile getirdi.

 

AB ÜYESİ VE AB DIŞINDAKİ ÜLKELERLE YENİLİKÇİ İŞ BİRLİKLERİ

Robert Kieft ise “Kültürel İlişkileri Bir Sonraki Seviyeye Getirmek” başlıklı sunumunda EUNIC’in amaçlarından bahsetti. AB, AB üye ülkeler ve AB üyesi olmayan ortaklarla yenilikçi iş birliği modelleri denediklerini söyledi. Kültürel ilişkilerde AB yaklaşımlarını, AB stratejileri doğrultusunda geliştirdiklerini belirten Kieft, bu konuda politika ve uygulama tavsiyelerinde bulunduğunu kaydetti. Kieft ayrıca kültürel ilişkileri izleme ve değerlendirme modellerini geliştirmenin önemini vurguladı.

Sunumların ardından Yunus Emre Enstitüsü müdürleri ve çalışanları EUNIC temsilcilerine sorular yöneltti.

EUNIC PROJELERİNDE KARŞILIKLI KATMADEĞER ESAS ALINIYOR

Yunus Emre Enstitüsünde Uzman olarak görev alan Nurullah Yavaş'ın “EUNIC bir çatı kuruluşu olarak ve üyelerin tutumlarından bağımsız olarak AB üyesi ülkelerin kurumlarıyla nasıl çalışıyor? Bu konuda EUNIC'in tutum ve prensipleri nedir?” sorusuna karşılık Robert Kieft şöyle cevap verdi:

“Resmi olarak EUNIC 38 üyelik bir ağ. Ancak dünya çapında gerçekleştirdiğimiz iş küme düzeyi, ülke düzeyi ya da şehir düzeyinde. Üyeler sadece kendi aralarında değil ayrıca diğer Avrupa ülkeleriyle, komşu üyeleriyle ya da AB üyesi olmayan ülkelerle iş birliği yapıyor. Diğer Avrupa ülkeleri de elçilik veya kültürel enstitü düzeyinde kültürel temsilcilere sahip. Bu kümelerin çoğu ülkelerle güçlü ilişkilere sahip. EUNIC Global olarak bizim AB üyesi olmayan ülkelerin kültür merkezleri, kültürel ateşeleri veya elçilikleriyle çalışmak için bir ajanda ya da stratejimiz yok. Bunun yerel kontektse bağlı olduğunu düşünüyoruz.” dedi. Yapılan projelerin iş birliği yapılan ülkeler için ne kadar ilginç ve anlamlı olduğunun önemli olduğuna dikkat çeken Kieft, bu projelerde örneğin Yunus Emre Enstitüsünün dahil olduğu kümelere ve kümelerin Yunus Emre Enstitüsüne sağladığı ve sağlayabileceği katma değeri dikkate aldıklarını vurguladı.

KÜMELERİN FONLANMASI VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM DAHA ÇOK TEŞVİK EDİLMELİ

Dijital dönüşüm konusunda daha fazla çalışmaya ve kümelerin daha büyük projeler yapabilmesi için daha çok fona ihtiyaç var. 

Roma Kültür Merkezi Müdür Sevim Aktaş, “Roma Yunus Emre Enstitüsü olarak 2017’den beri EUNIC üyesiyiz. Fakat öncesinde de bir takım işbirlikleri yaptık. Biz tam üye statüsünde değiliz, ortak üye konumundayız. EUNIC ile yakın zamanda yaptığımız bir toplantıda yapılan bir tespite istinaden söylüyorum. Yerel olarak çalışan kümelerin asıl problemi, enstitülerin de problemi, büyük projeler gerçekleştirememek. Çünkü büyük finansman kaynakları gerektiriyor bu tür projeler. Şimdi bu yeni dönemde zaten uzayacak gibi görünüyor ve önümüzdeki bir yıl boyunca dijital faaliyetler gibi görünüyor. Benim sorum şu olacak: İçinde bulunduğumuz bu yeni dönem için EUNIC Clusters ile ortak dijital faaliyetler düzenlenmesi konusunda herhangi bir strateji var mı? İkinci olarak, tüm kültür enstitülerinin bu döneme girdikten sonra uğraştıkları eğitim konusu. EUNIC Global’in son dönemlerde gündemde olan özellikle dil kurslarında tüm EUNIC üyelerinin kulanabileceği dijital bir program ya da yapay zeka projesi veya önerileri var mı?”

Roxane Schavoir, dijital projelerle ilgili toplantılar düzenlediklerini ve sonuçlarını paylaşmak istediklerini belirti.

Schavoir, EUNIC Global olarak genel bir dijital stratejilerinin henüz olmadığını  ancak kümelerin bu yönde çalıştığını söyledi. Schavoir, kümelerin fonlanması konusunda ise özellikle kur krizi nedeniyle kümelerin yerel ortakları desteklemesini teşvik ettiklerini belirtti. Korono pandemisi nedeniyle bu dönemde daha çok dijital aktivitelerin olacağını söyleyen Schavoir, birçok organizasyonun da hibrid projeler geliştirdiğini dile getirdi. Schavoir, bu nedenle dijital ve bu zorlukların üstesinden nasıl gelineceğini ve projeler üzerine daha çok düşünmeleri gerektiğini ifade etti.

Robert Kieft ise Sevim Aktaş’ın sorusuna cevaben EUNIC Global olarak birçok kümenin dijital aktivite yaptıklarının farkında olduklarını ve dört gün boyunca dijital dönüşümün kültürel ilişkilerde ve dil eğitimindeki etkisini tartıştıklarını söyledi.

Kieft, dijital dil eğitimi üzerinde henüz projeleri olmadığını belirtti ancak birçok kümenin bu konuda çalıştığını ve kümeleri sanal paylaşım platformlarında bir araya getirmeye çalıştıklarını dile getirdi. Kieft, dijital dönüşümün herkes için yeni olduğunu ve bu konuda çalıştıklarını kaydetti.

KÜMELER PROJE PAYDAŞLARINI ORTAK NOKTALAR VE STRATEJİLERDE BULUŞTURUYOR

Priştine Yunus Emre Enstitüsü Müdür Mehmet Ülker ise EUNIC temsilcilerini Yunus Emre Enstitüsünün faaliyetleri hakkında bilgilendirerek şu soruyu sordu:

“Yunus Emre Enstitüsü olarak biz dünyanın farklı yerlerinde katılımcılarla tematik yaz okulu başlığı adı altında değişik etkinlikler düzenliyoruz. Bunlar arasında Türkiye’nin kültürel mirasını daha iyi tanıtmayı amaç edinen “Dünya Kültür Mirasında Türkiye-Arkeoloji Yaz Okulu”; Türkiye’nin sinema birikimini tüm dünyayla paylaşmak ve Türk sinemasını daha yakından tanıtmak amacıyla “Türk Sineması Yaz Okulu"; yine Türk edebiyatını daha yakından tanınması amacıyla “Türk Edebiyatı Yaz Okulu” gibi faaliyetler düzenleniyor. Bu faaliyetlerde 15 gün süreyle seminer, atölye çalışmaları, film ve belgesel gösterimi, tarihi ve turistik geziler gibi zengin içerikler yer alıyor. Bu faaliyetlerin yeni fikirlerin oluşması, iş birliği, ağ oluşturulması gibi AB değerleriyle doğrudan örtüştüğünü değerlendiriyoruz. Bu faaliyetler katılımcılar tarafından oldukça beğenilen ve nitelikli faaliyetler olarak nitelendiriliyor. Yunus Emre Enstitüsünün bu konudaki deneyimlerini formel ve informel ağ oluşturmak suretiyle AB kurum ve vatandaşlarını deneyimleriyle birleştirmek ve onların bu faaliyetlerden daha çok faydalanması için sizler ne tür girişimlerde bulunuyorsunuz?"

Ülker’in sorusuna karşılık Schavoir, Yunus Emre Enstitüsünün kültürel faaliyetlerde önemli bir deneyimi olduğunu belirterek, EUNIC ile iş birliğinin artmasına gerektiğini söyledi. Bu nedenle Yunus Emre Enstitüsünün dahil olduğu kümelerle daha fazla kontakt kurulması gerektiğini ve stratejik önceliklerin daha net belirlenmesinde zorluklar olabildiğini dile getiren Schavoir, projeler için daha çok ortak aradıklarını kaydetti. Schavoir’ın sözlerine somut örnekler veren Robert Kieft ise Avrupa Edebiyat Gecesi’ne Türk bir yazarın davet edilebildiği ve aynı şeyin film festivalleri için de geçerli olduğunun altını çizdi. Kieft bu tür faaliyetlerin geleneksel projeler olsa da diğer enstitülerin de dahil olabileceği fırsatlar sunduğunu vurguladı.