Sırbistan’da Türk Ezgileri Yankılandı

Yazıcı-dostu sürüm

Sırbistan’ın Novi Sad kentinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen Tamburica Fest, bu yıl 19-21 Ağustos 2021 tarihleri arasında ilk kez Yunus Emre Enstitüsünün katkılarıyla düzenlendi. Türkiye’nin onur konuğu olduğu ve bu yıl on dördüncüsü gerçekleşen festivalde, Anadolu’nun zengin geleneksel müziklerinden derlenen türküleri ve âşıkların deyişlerini klasik Batı müziği enstrümanlarıyla buluşturan Anadolu Nefesli Beşlisi, baş misafir müzik grubu olarak yer aldı. 2022 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Novi Sad’daki Petrovaradin Kalesinde düzenlenen konserde Türk sanatçıların yanı sıra Brezilya, Romanya, Kuzey Makedonya, Slovenya, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan’dan çok sayıda sanatçı sahne aldı.

Balkanların en büyük uluslararası etnik müzik festivali olan Tamburica Fest, Novi Sad şehrinin sokaklarında geleneksel fayton alayı, trompet çalgıcılarının yürüyüşleri ve folklor dans performansları eşliğinde başladı.

Festivalin son iki günü Petrovaradin Kalesinde düzenlendi. 20 Ağustos 2021 Cuma günü Anadolu Nefesli Beşlisi müzikseverler ile buluştu.

Bu yılki festivalde, aralarında Balkanların dünyaca ünlü etno-rock caz füzyon türünde besteleri olan Makedon gitar virtüözü Vlatko Stefanovski ve Sırp halk müziği sanatçısı Saşa Matiç’in de olduğu birçok ünlü müzisyen ve müzik grubu da sahne aldı.

TAMBURICA MÜZİĞİ TÜM DÜNYAYA TANITILIYOR

Tamburica Festivali, 2008 yılından beri Balkan müziğinde önemli bir yere sahip tamburitsa müziği ile Balkan müziğine özgü ve tambur ailesine mensup olan müzik aleti tamburitsayı (Balkan tamburası) tüm dünyaya tanıtmak amacıyla düzenleniyor. Tamburitsa müzik geleneğinin devam etmesine büyük bir katkısı olan festival, uluslararası alanda sanatçılar arasındaki dostluk bağlarını ve iş birliğini de güçlendirmeyi hedefliyor.

Festival kapsamında farklı kategorilerde düzenlenen yarışmalarda her yıl Sırbistan’ın dört bir yanından ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen orkestralar yer alıyor. Her yıl bir ülkenin onur konuğu olduğu festivalde yeni besteler, tamburitsa müziğinde yapılmış şarkılar ve ünlü sanatçıların performansları yer alıyor.

Anadolu Nefesli Beşlisi müzik grubu üyeleri ile konserden önce yaptığımız röportajda grubun kuruluş hikayesinden, Anadolu ezgilerini Batı müziği ile nasıl birleştirdiklerinden ve “Yunus Emre” projelerinden bahsettik.

Anadolu Nefesli Beşlisi’nin kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz?

Anadolu Nefesli Beşlisi kurulmadan önce Cem Önertürk ve Ozan Evruk benzer topluluklarda konserler düzenliyorlardı. Fakat arzu edilen ve istenen sinerjiyle  özveri bir türlü yakalanamıyordu. Anadolu Nefesli Beşlisi’nin kurulmasındaki kırılma noktası, Ufuk Soygürbüz’ün devreye girmesi ve ardından Kıvanç Fındıklı ile Hüseyin Uçar’ın topluluğa dâhil olması ile gerçekleşti.  Grubun kurulmasından önce grup üyeleri zaten birbirilerini konservatuvar yıllarından tanıyordu. 2014 yılında Tahta Nefesli Beşli olarak kurulan Anadolu Nefesli Beşlisi, 2015 yılından bu yana çeşitli projeler ile farklı müzik türlerinin bir araya geldiği, Türkiye’nin sürekliliği en uzun ve tanınmış müzik topluluklarındandır.

“SANAT YOLUYLA İLETİŞME GEÇİLMEYECEK HALK YOKTUR”

Anadolu müziği ve klasik batı müziği sizin için ne ifade ediyor?

Anadolu müziği; tek sesli, çeşitli ve sürekli ritim kalıpları içerisinde seyreden, ezgisel zenginliği çok fazla olan, Anadolu’ya ait kültürleri ve yaşayış şekillerini yansıtan bir müzik türüdür. Klasik batı müziği ise çok seslidir. Armonik ve ritmik olarak çok karışık ve grift kalıplar içerir, anlatım gücü yüksektir. En önemlisi de evrenselliği kanıksanmış bir müzik türüdür. Anadolu müziği ve klasik batı müziğinin bizler için ne ifade ettiği sorusuna vereceğimiz cevap, öncelikle ikisi de birer müzik türüdür ve bizler müziği salt ele aldığımız için ikisi arasında ayrım yapmayız. Grubumuzun tüm elemanları klasik batı müziği eğitimi almış kişilerdir. Ancak bu hiçbir zaman diğer müzik türlerini, hele ki kendi kültürümüzün müziği olan Anadolu müziğini benimsememizin önüne geçmemiştir. Bizler için hangi müzik türü olursa olsun, müzik bir dildir ve bu dil iyi kullanıldığı zaman sanat yoluyla iletişime geçilemeyecek halk yoktur.

Müzik bir iletişim aracıdır. Hem de herkesin anlayabileceği bir iletişim aracı. İşte bu noktada kendi özümüz olan Anadolu müziği ile evrensel olan klasik müziği birleştirerek ülkemizin kültürünü diğer gelişmiş ülke insanlarının tanıması, anlaması ve fikir sahibi olmasını sağlıyoruz. Müzik tarihine bakacak olursak klasik müzik bestecileri çoğunlukla kendi ülkelerinin kültüründen beslenmiş, halk şarkılarından esinlenerek eserlerini yaratma yoluna gitmişlerdir. Bu olay da bizlere, özden evrensel olana varmayı tanımlıyor.

Tarzınızla farklı müzik tercihleri olan insanlara aynı anda ifade ediyorsunuz. Dinleyicilerinizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Dinleyicilere sunduğumuz programların çok çeşitli olması büyük merak ve ilgi ile karşılanıyor. Bu noktada bizce en önemlisi, dinleyicinin aynı konser akışı içinde hem tanıdık, bildik ve kendinden olanı hem de farklı ve yeni olanı bir arada duyabilmesi. Dinleyicilerimiz çaldığımız bir esere iç ritmiyle hatta bazen mırıldanarak eşlik ederken bir diğerini ilk defa dinliyor, merak ve keşif duygusu ile bize eşlik ediyor. Bunun yanında konserlerimizin hemen hemen hepsini anlatımlı olarak gerçekleştiriyoruz. Çaldığımız müziğe, bestecisine, yazıldığı döneme ve yazılış öyküsüne dair küçük ama kilit bilgiler almak bizim dinleyicilerimize nasip oluyor. Bizce bu onlar için güzel bir ayrıcalık. Konserlerden sonra müziği farklı şekilde algıladıklarını, anlatımların etkili olduğunu, çalarken bizlere eşlik edebilmenin onlar için çok keyifli olduğunu, kendi müziğimizin çok da bilmedikleri enstrümanlar ile icra edilebildiğini gördükleri için memnun olduklarını bizlerle paylaşıyorlar. İnsanların farklı tercihleri olsa da iyi yapılan bir iş her zaman ilgi çeker.

 

Slav, Osmanlı, Yunan müzik gibi Anadolu müziği de Balkan müziğinin ögelerinden biri. Balkan müziği ve Anadolu müziğini bir araya getirdiğiniz çalışmalarınız var. Bu iki müzik türü çok sesli müzikte bir araya gelince nasıl etkileşimler, duygular ve yeni müzikal ürünler ortaya çıkarıyor?

Asya’dan gelen bu müzik kültürü Osmanlı sayesinde uzun yıllar boyunca birbiri ile tamamen organik olarak kenetlenmiş durumda. Bu kültür ögelerini klasik müzik veya çok sesli müzik ile bir araya getirebilmemiz ise cumhuriyetin müzik devriminin Türk halkına olan tartışılmaz en büyük kazanımlarındandır. Bizler de bu sayede bu iki kültürü bir araya getirebilmekteyiz. Müzik anlamında yenilikçi ve farklı bir estetik bakış açısı oluşmakta. Bugüne kadar belki çok az denenmiş konser konseptleri ile Anadolu ve Balkanlar arasındaki kültürel bağı kuvvetlendirmekte. Ayrıca hepimizin farkında olduğu ortak değerlerimizi de pekiştirmekte, Balkan ve Anadolu insanlarını birbirinden ayırmak yerine birleştirmektedir.

Anadolu Nefesli Beşlisi gelecekte nasıl projelerle karşımıza çıkacak?

Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz farklı etkileşimlerden çok iyi geri dönüşler aldık. Gelecek projelerimizde şimdilik Anadolu kültürüne ait enstrümanlar ile sufi müziğini ve düşüncesini yansıtmaya çalıştığımız Yunus Emre ile ilgili bir sahne eserini bitirmiş bulunmaktayız, henüz seyirci ile buluşmadı. Yunus Emre projemizin özgün müzikleri klarnet sanatçımız Kıvanç Fındıklı, librettosu fagot sanatçımız Ozan Evruk ve sinevizyon görüntülerinin tasarımı flüt sanatçımız Cem Önertürk’e ait. Yani tamamen Anadolu Nefesli Beşlisi’nin mutfağından çıkan bir proje. Bu projemizin yanında çocuklar için hikâyeveya masal anlatımlı olan, onların yaşlarına ve hayal dünyalarına hitap eden estetik ve duyusal yönden geliştirici projeler üzerine de çalışmaktayız.

Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorsunuz. Bu projelerden biraz bahsedebilir misiniz?

Sosyal sorumluluk projeleri grubumuzun memnuniyet içerisinde yer aldığı projelerdir. Fakat ne yazık ki pandemi hayatımıza girdiğinden beri neredeyse hiç sosyal sorumluluk projesi içerisinde bulunamadık. Pandemiden önce ülkemizde konser vermeye gittiğimiz şehirlerdeki ilkokullara gidip oradaki öğrencilere enstrümanlarımızı ve yaptığımız müziği tanıtarak onların da eğitimine katkı sağlıyorduk. Koşullar düzeldiğinde devam edeceğiz. Bunun yanında LÖSEV ve Gazi Üniversitesi Hastanesi Çocuk Onkoloji Servislerinde konserler verdik. Sosyal sorumluluk projeleri, yapılmasını gerekli gördüğümüz; etkisine ve faydalarına çok inandığımız etkinliklerdir. Bugüne kadar da grubumuz için inanılmaz bir motivasyon kaynağı olmuştur…

Çocuk dinleyicilerinizden geri bildirimler alıyor musunuz? Çocuklara özel projeler geliştiriyor musunuz?

Çocuk dinleyicilerimizden aldığımız geri dönüşler bizleri çok mutlu ediyor. Onların hayatlarında olumlu bir yer edinmek inanın birçok şeyden daha kıymetli. Bazen keşke hep çocuklara konserler versek diye düşünmüyor da değiliz. Onların enstrümanlara ve çıkan seslere verdiği tepkiler gerçekten görülmeye değer. Çocuklar için müzikli masal projemiz de yolda…

Röportaj: Deniz Renkveren, Fotoğraf: Demet Akın

Diğer Etkinlikler

Tunus’ta her yıl Tunus Kültür Bakanlığı himayesinde düzenlenen Bab el-Bahr Ramazan Geceleri Festivaline katılan...

Londra Yunus Emre Enstitüsü, 25 Mart 2024 tarihinde St. Mary's Islington'da bir kez daha unutulmaz bir akşam düzenledi...

Bosna Hersek'in Mostar şehrinde bulunan Yunus Emre Enstitüsü (YEE) kültür merkezinde 27 Mart 2024...

İran'da Tahran Yunus Emre Enstitüsü Çocuk Korosu, 14 Mart 2024 tarihinde Nevruz Bayramı dolayısıyla bir konser verdi...