TRT Akademi Yunus Emre Enstitüsünü Ağırladı

Yazıcı-dostu sürüm

TRT Akademi Çevrimiçi Programı bu hafta Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’i ağırladı. Prof. Dr. Ateş Yunus Emre Enstitüsünün, tüm dünyadaki 60 merkezinde yürüttüğü Türkçe öğretim faaliyetleri,  Enstitünün takip ettiği felsefe ve Türkçenin özelliklerinden bahsetti.

TRT Akademi Dergisinin düzenlediği “TRT Akademi Çevrimiçi” programı 20 Nisan 2021 Salı günü Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’i ağırladı. Prof. Dr. Şeref Ateş, program boyunca Yunus Emre Enstitüsünün tüm dünyaya Türkçe öğretimi ve Türk kültürünü tanıtma misyonu hakkında konuştu.

Sezen Yüce’nin sunduğu programda Prof. Dr. Ateş Yunus Emre Enstitüsünün 10 yıllık serüveninden bahsetti.

Yunus Emre Enstitülerinin Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Ortadoğu, Avrupa Birliği ülkeleri, Güney Amerika ve Uzak Doğu’da bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Şeref Ateş, Enstitünün özellikle pandemi döneminde artıdığı çevrim içi faaliyetlerle her geçen gün daha da fazla rağbet gördüğünü söyledi.

TÜRK DİZİLERİ TÜRK KÜLTÜRÜNE OLAN İLGİYİ ARTIRIYOR

Türk dizilerinin Balkanlarda ve Latin Amerika’da çok sevildiğinden bahseden Prof. Dr. Ateş, Malezya ve Endonezya’ya gittiklerinde de Türk dizilerine olan ilgiyi ve sevgiyi fark ettiklerini söyledi. Türkiye’de yapılan üretimin niteliği ve o diziler içindeki kültür aktarımının çok kıymetli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şeref Ateş, Türk dizilerinin Türkiye’yi tanıtma konusundaki rolünden şöyle bahsetti:

“Başka bir kültür ile irtibata geçtiğimizde kendimiz de fark ediyoruz. Bir anlamda ayna oluyor. O açıdan biz dizileri ve filmleri de Türkçe öğretirken çok kullanıyoruz. Gerek Türkiye’deki dizi, film oyuncuları, gerekse sinemacılar bizim yurtdışındaki etkinliklerimize katılıyor. Böylelikle Türkiye ile bağ kuruluyor.”

YUNUS EMRE’Yİ TANIMAK TÜRK KÜLTÜRÜ İLE TANIŞMAKTIR

Yunus Emre ile bağ kurmanın Türk kültürü ile tanışmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ateş şunları söyledi:

“Yunus ile bağ kurmak bir sevgi, bir aşk bir tanışma olarak tarif ediliyor. Çünkü özü itibariyle insanlar, canlar ve bu bağın samimi bir şekilde devam ettirilebilmesi de dille de irtibatlı. Çoğu zaman dilimizi düşünmüyoruz, dilimizi konuşuyoruz. Ağır çekime aldığımızda dilimizin içerisinde de bu sevgi sözcükleri çok fazla, bunun için çok kıymetli. TRT’nin yaptığı 'Yunus Emre Aşkın Yolculuğu' dizisinde Yunus Emre’nin felsefesi, yaşam yolculuğuna bakış açısı ele alınıyor. O açıdan da çok kıymetli. TRT ile birçok açıdan hedeflerimiz örtüşüyor.”

PANDEMİ DÖNEMİNDE  KURSİYER SAYISI 5 BİNDEN 60 BİNE ÇIKTI

Prof. Dr. Ateş, Sezen Yücel’in “Birçok coğrafyada olduğumuzu söylüyorsunuz. Türkçe öğrenmeyi tercih eden kişiler hangi yaş gurubunda?” sorusuna yönelik olarak şu cevabı verdi:

“Genellikle gençler tercih ediyor, 18-35 yaş arası diyebiliriz. Tüm bölgelerden insanlar farklı motivasyonlarla Türkçe öğreniyor.”

Bazı bölgelerde iş amacı bazı yerlerde akademik öğrenim amaçlı olarak Türkçe öğrenildiğini belirten Prof. Dr. Ateş, Bazı ülkelerde ise çocuk yaşlarda Türkçenin ikinci ve üçüncü dil olarak öğrenilmeye başlandığını söyedi. Salgından önce yüz yüze devam eden eğitimlerin öğrenci sayısının 5 bin olduğunu, şimdi ise 60 bin öğrencilerinin olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ateş öğrenci sayısının giderek arttığını şöyle anlattı:

"Benim kanaatimce biz buna inandıkça bu rakamlar 600 bin, 6 milyon şeklinde artacak. Buna toplum olarak da inanmanız gerekir. Çünkü Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için çok fazla gramer yapısına boğulmadan geliştirilebilir bil dil."

“En fazla Türkoloji bölümünün Macaristan’da olduğu ve oradaki öğrencilerin Türkçeyi çok fazla duygu barındıran bir dil olarak görmesine karşın siz ne dersiniz” sorusuna cevaben Prof. Dr. Ateş şöyle konuştu:

"Kanaatimce her bir dil önemli ve dilin felsefesi de önemli. Bizim kültürümüzde dil anlam dünyamızı belirler. Dolaysıyla dilin içindeki semantik dediğimiz anlam çok kıymetli. Bu açıdan Türkçeye bakıldığında kendi içerisinde anlam çok kıymetli. Hem akustik açıdan hem de anlam açısından. Doğu-batı örneğine bakarsak, güneşin battığı yer batı, doğduğu yer doğu. Bu açıdan bakıldığında Türkçe o kadar güzel bir anlamla bağlantılı ki... Diğer taraftan bakıldığında dilin içerisinde ritim önemli. Türkçede de böyle bir ritim var. Her bir dil kıymetli, yeter ki siz onunla bir şey üretin. Şiir üretebilirsiniz, felsefe üretebilirsiniz, mantık üretebilirsiniz. Dilin ontolojisi, tarihi ve hikayesine bakıldığında, Batı’da Babil Kulesi hikayesi vardır ki insanlar aynı dili konuşup Tanrı’ya karşı gelmesin diye engelleniyor. Oysa bizde dil, tanışmak için vardır. Farklı diller ve kültürler tanışmak içindir. Yunus Emre’nin “Gelin Tanış Olalım” sözü de bunu içeriyor: Yani başka dillerle başka kültürlerle tanışmak için farklı şekillerde diller vardır. Türkçenin coğrafi dağılımı da çok önemli. Yani sadece 'Adriyatik’ten Çin Seddi’ne' söylemi değil. Balkanlardan Çin seddine kadar Türkçe ve Türkçenin farklı lehçeleriyle 300 milyon insanla iletişim kurabiliyorsunuz."

Balkanlara Türkçe dersinin seçmeli ders olarak okutulduğunu belirten Prof. Dr. Şeref Ateş, bu sayede binlerce gencin Türkiye’ye geldiğini ve İstanbul'da yapılan kardeş okul projeleriyle Türk öğrencilerin de Bosna Hersek gibi Balkan ülkelerine gittiğini belirtti. Bu irtibatlar neticesinde ekonomik ve ailevi ilişkilerin geliştiğini kaydeden Prof. Dr. Ateş, Türkçe öğrenerek Yunus Emre Enstitülerinde yerel personel olan çok sayıda insan olduğunu söyledi. Yurt dışında istihdam edilen yabancı personelin öncelikle Yunus Emre Enstitüsü ile irtibat kurduğunu, ardından bulundukları ülkelerde Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde istihdam edildiklerini söyledi.

Kültürün bir işi yapış şekli olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Şeref Ateş konuşmasını şöyle devam ettirdi:

“Yunus gibi dört kapıdan kırk makama ulaşmak için çalışan insanlar, kendisini düzelterek o egodan arındırarak, daha başka insanlarla bağ kurabilen insanlar, bir Alman, bir Sırp ve bir Katarlı ile bağ kuran insanlar sizin fark edemediğiniz özellikleri  fark ediyor. Onun için de dürüst olmak, samimi olmak, insan sevgisi ve karşılıksız bir iş yapabilmek çok kıymetli. Normalde biz fark etmiyoruz ama yetiştiğimiz kültür, okulumuz, çevremiz bütün bunları bize öğretiyor. Cömertliği mesela bir ders ve değer olarak görmeyiz. Ama yurt dışında bile bir restoranda 'Türk usulu mu ödeme yapacağız yoksa Alman usulü mü?' diye sorarız. Bu örnek aslında cömertlikle ilgili. Utanma, sabır, edep, kendini bilme bunlar aslında bu toprağın özellikleri."

Prof. Dr. Şeref Ateş'in konuk olduğu TRT Akademi Çevrimiçi programı aşağıdaki linkten izlenebiliyor.

TRT Akademi Çevrimiçi Programı

Diğer Etkinlikler

Yunus Emre Enstitüsünün katkılarıyla, tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ve unutulmaya yüz tutmuş kadim sanat...

Türkiye ve Çin sürdürülebilir enerji alanındaki iş birliği projelerini, Çin Ulusal Enerji Yatırım Kuruluşunun (SPIC) ev...

Yunus Emre Enstitüsü, çocuklar ile gençlerin yapay zekâ ve NFT gibi yeni teknolojileri kullanarak sanat eserleri...

Seul Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından Güney Kore 3. Ulusal Türkçe Konuşma Yarışması düzenlendi. Yarışma, Hankuk...