TÜBA 2016 Ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi

Yazıcı-dostu sürüm

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı himayesine alınan, "Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Programı (GEBİP) Ödülü, Bilimsel Telif ve Çeviri Eser Programı (TEÇEP) Ödülü ve Uluslararası Akademi Ödülleri"nin verildiği, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) 2016 Ödülleri Töreni"ne katıldı.

TÜBA ödüllerini kazanan bilim insanlarını gönülden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sosyal ve Beşeri Bilimler Akademi Ödülü sahibinin bu alandaki çalışmalarıyla dünya çapında takdir toplayan Prof. Dr. Şerif Mardin, Sağlık ve Yaşam Bilimleri Akademi Ödülü sahibinin kanser çalışmalarıyla öne çıkan Prof. Dr. Mary-Claire King, Fen ve Mühendislik Bilimleri Akademi Ödülü sahibinin ise kimya alanında önemli bir isim olan Dr. Omar Yaghi olduğunu belirterek, ödül alanları bilime ve insanlığa yaptıkları katkılardan dolayı tebrik etti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eskiden sadece sınırların ve çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramı artık ekonomik, sosyal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri de içerecek şekilde gelişti. Askeri, adli, polisiye tedbirler güvenlik yaklaşımının görünürdeki yüzleridir ve bu konularda başarılı olmak elbette önemlidir. Ama bunun yanında güvenlik döngüsünün tamamlanabilmesi için bilimden sanata, eğitimden spora, yatırımlardan medyaya kadar geniş bir alanda mücadele edilmesi gerekiyor." dedi.

Erdoğan, 2016 yılı Genç Bilim İnsanları Ödül Programı kapsamında çeşitli bilim dallarında 31 bilim insanının ödüllendirildiğini, Bilimsel Telif ve Çeviri Programı çerçevesinde mühendislik ve sosyal bilim alanında iki, Kayda Değer Telif ve Çeviri Eser ödülleri kapsamında ise 4 bilim insanının ödüllendirildiğini vurgulayarak, ödül alanları kutladı.

 "Önemli mesafe kaydettik"

"Yeni ve büyük Türkiye'yi bilimin aydınlattığı yoldan ilerleyerek kurmak için çıktığımız bu süreçte gerçekten çok önemli mesafe kaydettik." diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanlığı olarak TÜBA'nın, TÜBİTAK'ın projelerini, ödül törenlerini himaye etmemizin sebebi işte budur. Henüz hedeflerimizin uzağındayız, hedeflerimizi yüzde yüz gerçekleştirdik diyemeyiz. Ama geçtiğimiz 14 yılda elde ettiğimiz neticelere baktığımızda gittiğimiz yolun doğru olduğunu görüyoruz. İnşallah önce 2023 hedeflerimize ulaşacak, ardından da 2053 ve 2071 hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. İşte o zaman hem ülkemiz hem dostlarımız hem de tüm insanlık için çok daha güzel, çok daha adil, çok daha güvenli bir dünyanın inşasına da katkı sağlamış olacağız." 

"Her şey gibi bilim de insan içindir. Beşer olarak kendimizi daha iyi bilmemiz, tanımamız içindir." ifadesini kullanan Erdoğan, Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen, ya nice okumaktır." dizelerini okudu.

Günümüzde ülkelerin ve toplumların güvenlik anlayışlarının köklü bir değişime uğradığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eskiden sadece sınırların ve çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramı artık ekonomik, sosyal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri de içerecek şekilde gelişti. Askeri, adli, polisiye tedbirler güvenlik yaklaşımının görünürdeki yüzleridir ve bu konularda başarılı olmak elbette önemlidir ama bunun yanında güvenlik döngüsünün tamamlanabilmesi için bilimden sanata, eğitimden spora, yatırımlardan medyaya kadar geniş bir alanda mücadele edilmesi gerekiyor. Bu mücadelede başarılı olabilmek için her alanda var olmak, öncü olmak zorundayız. Zira bize yakışan budur. Unutmayalım ki her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültürünü ve değerini üretir. Ecdadımızın en güzel ibadethaneleri inşa etme gayesiyle yaptığı camilerle birlikte o camilerin inşasında kullanılan teknik ve teknoloji de bizim medeniyetimizi yansıtır. Ticaret yolları üzerindeki hanlar, kervansaraylar, köprüler aynı şekilde birer medeniyet mirasıdır. Atın rengini ve yürüyüşünü yüzlerce kavramla ifade eden atalarımızın bu tasavvur zenginliği, dönemlerinin kültür zirvesini de ifade eder. Eğer siz kendi teknolojinizi, kendi biliminizi üretemiyorsanız onun kültürünü de değerini belirleyici olamazsınız."

"Çok açık, çok yalın iki örnek vereceğim." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"TÜBİTAK bir dönem milli yazılım sisteminin arayışının ürünü olarak PARDÜS'ü üretti. Bu yazılımın kullanılacağı teknoloji bize ait olmadığı için tüm gayretlere rağmen PARDÜS yaygınlık kazanamadı, geçerli ve yaygın kullanılan bir ürün haline de dönüşemedi. Aynı şekilde başbakanlığım döneminde kamu kurumlarındaki bilgisayarlarda F klavye kullanılması konusunda bir genelge yayınlamıştım. Aradan geçen onca yıla rağmen bu konuda da ciddi bir ilerleme kaydedilmediğini görüyorum. Çünkü bu klavyenin kullanıldığı cihazı ve teknolojiyi üreten, dolayısıyla onun kültürünü belirleyen biz değiliz."

Bu örnekleri çoğaltmanın mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu söylerken kategorik bir ret anlayışından asla hareket etmiyorum. Bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde dünyada iyi olan, güzel olan, faydalı olan ne varsa onu alarak kullanmak, geliştirmek vardır. Reddiye, ilimde bizde asla yoktur. Burada sorun bilgisayarın kendisi değil, o bilgisayarın insanların hayatına nasıl gireceğini ve nasıl kullanılacağını vazeden değerler sistemidir. Biz işte bu ilişkiyi kurmakta yaşadığımız tıkanıklıktan, yetersizlikten, eksiklikten şikâyetçiyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Günümüzde dahi bilimin abide isimleri sayılan Farabi, İbni-Sina, İbni Haldun, Biruni, Hayyam, Ali Kuşçu gibi nicelerini yetiştirmiş bir medeniyetin mensupları olarak başka bir sıkıntılarının kesinlikle söz konusu olamayacağını kaydeden Erdoğan, "Bu serzeniş hasetlikten değil, bilim ve teknolojide öncülüğü kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüden kaynaklıdır. Neredeydik, nerede kaldık?" diye konuştu.

"FETÖ, ülkenin işgaline zemin hazırlama amacı gütmektedir"

15 Temmuz gecesi hain darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütüne ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler ama bu durum hakikatler karşısındaki körlüklerini, cehaletlerini, kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiralamış oldukları gerçeğini ortadan kaldırmıyor." dedi.

"Kendimize gelebilmemiz ancak kendimizi bilmemizle mümkündür." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şayet biz kendimizi bilmezsek birileri gelir bize ne olduğumuzu anlatmaya, bunun sınırlarını çizmeye başlar. Pek çok sapkın yapı gibi FETÖ'cüler de yollarını kaybetmişlerdir. Ne olduklarını, kim olduklarını unutarak, her biri sadece sahiplerinin emrettiğini yapan birer mankurta dönmüşlerdir veya dönüşmüştür. Öyle ki 15 Temmuz'da bu örgüt mensuplarının yaptıkları ihanetin büyüklüğünü ancak bir asır önceki işgal günleriyle mukayese edebiliriz. Mesela FETÖ'nün Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalamasıyla Osmanlı Meclis-i Mebusanın kapatılması aynı şeydir. Aynı amaca yöneliktir. Orada bir fark yok. Her ikisi de milli iradenin tecelligâhı olan bu kurumları işlemez hale getirerek ülkenin işgaline zemin hazırlama amacı gütmektedir."

Konuşmaların ardından, TÜBA 2016 Akademi Ödüllerini almaya hak kazanan Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin'in yerine İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Kallek, Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde Washington Üniversitesi (ABD) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mary-Claire King'in yerine TÜBA Konsey üyesi Prof. Dr. Tayfun Özçelik, Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorisinde ise California Berkeley Üniversitesi (ABD) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Omar M. Yaghi ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldı.

Ödül töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ödüllü akademisyenlerin aileleriyle birlikte toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Erdoğan, bir akademisyenin çocuğunu kucağına alarak fotoğraf çektirdi.