Yabancı Gençlerin Ortak Tutkusu: Türkçe

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, TRT Haber’e konuk oldu. Canlı yayında Mustafa Yıldırım’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ateş, 2010 yılından bu yana her yıl düzenlenen “Türkçe Yaz Okulu” projesini değerlendirdi.

Dünyanın her tarafında Türkiye algısını pozitif hale getirmek üzere gayret sarf eden Yunus Emre Enstitüsünün, Türkiye ile irtibatlı insan sayısını artırarak misyonuna ulaşmayı hedeflediğini belirten Ateş, bunun için çok muhtelif alanlarda faaliyet yapıldığını aktardı.

5 kıtada bulunan 56 kültür merkezinin yanı sıra üniversiteler bünyesinde yer alan 154 irtibat noktası ile faaliyetlerin yürütüldüğünü; Enstitü merkezi bulunmayan ülkelerde ise çalışmaların büyükelçilikler aracılığıyla gerçekleştirildiğini aktaran Prof. Dr. Ateş, yaz okulunun bu vasıtalar aracılığıyla Enstitüye ulaşan gençler arasından seçim yapılarak gerçekleştirildiğini kaydetti. Bu yılki yaz okulunda 1000 kişinin misafir edildiğini belirten Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu sene 100 binden fazla müracaat oldu. Ancak biz 1000 kişiyi getirebildik. Bu bin kişiyi 27 şehir, 29 üniversitede bir aylık programa tabi tutuyoruz. Burada dil seviyelerini ölçtüğümüz öğrencileri faklı şehirlere gönderiyoruz. Yaz okulu programında 60 saatlik yoğunlaştırılmış Türkçe dersi, öğrencilerin bulundukları bölgeyi tanıması, halkla bir araya gelmesi, üniversiteleri ve bilim merkezlerini tanımasına yönelik etkinlikler yer alıyor.

2010’da 30 kişi ile başlayan ve bugün 1000 kişiye ulaşan bir kapasitesi bulunan programda, standart bir eğitim var. Sadece Ankara ve İstanbul değil Erzurum’dan Kütahya’ya Rize’ye kadar birçok ilimiz tanıtılıyor. Öğrencilerden çok güzel geri bildirimler alıyoruz ve çoğu öğrenci Türkiye’de okumak ya da Türkiye ile iş yapmak istediğini iletiyor. Bu yalnızca bizimle değil, özellikle halkın onlara karşı gösterdiği sempati ve anlayışla da alakalı. Dünya genelinde halklar yabancı düşmanlığı yaşarken 118 ülkeden renk, ırk, din ve dil ayrımı gözetmeden Türkiye’de ağırladığımız bu öğrencileri Türk halkı da kucaklıyor.

Bu renkliliğin merkezi Anadolu’da gençlerimizle yalnızca Türkçe öğretimi, kültürel ögeler ya da doğal güzellikler noktasında buluşmuyor aynı zamanda bilim temelli bir iletişim de kuruyoruz. Onları üniversitelerimizde ağırlıyoruz. Üniversitelerimizin kapasiteleri, bölümleri ve teknokentlerini yerinde gözlemleme fırsatı sunuyoruz.”

Bu kapsamda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile hafta sonu Konya Bilim Merkezi’nde gerçekleştirilen ziyaretin detaylarını da aktaran Ateş, 170 öğrencinin yaz okulu kapsamında burada ağırlandığı söyledi:

“Orada sadece Afrikalılar ya da İslâm coğrafyasından değil, Batı Avrupa’dan gelen gençler de Türkiye’nin bu kadar gelişmiş olduğunu bilmediklerini ifade ediyorlar. Dolayısıyla bu diplomasiyi bire bir yürütmemizin ciddi faydası var. Şu anda yaz okulu kapsamında irtibatlı olduğumuz öğrenci sayısı 3 bin 500. Yaz okulu öğrencilerimizle irtibatımızı ülkelerine döndükten sonra da devam ettiriyoruz.”

“Dünyanın geleceği için Türkiye”

Yunus Emre Enstitüsünün İstanbul Şehir Üniversite ile birlikte hayata geçirmiş olduğu “Türk Sineması Yaz Okulu”nu da değerlendiren Prof. Dr. Ateş, 20 ülkeden 23 gencin katılımıyla gerçekleştirilecek olan programda sinema bölümü öğrencileri ile senarist, yönetmen ve oyuncu gibi sektör çalışanlarının yer aldığını aktardı.

Sinema tarihinin önemli isimleri ve akademisyenlerinden alacakları zengin içerikli bir eğitimin yanı sıra saha gezileri, yönetmenler ile buluşma ve şehir gezileri gibi birçok etkinlik sayesinde Türk sinemasını yerinde tanıma fırsatı bulacaklarını belirten Ateş, Türkiye’nin sunacağı çok şey olduğunu dile getirdi.

Anadolu’daki hoşgörü ve diğer milletlerle birlikte üretme kapasitesinin, öğrenciler tarafından artı bir değer olarak sürekli vurgulandığını dile getiren Ateş, bu bildirimin “Dünyanın geleceği için Türkiye” sloganına dönüştüğünü söyledi. Dünyada barış ve huzurun oluşabilmesi için, sadece coğrafî ya da stratejik değil kültür olarak da Türkiye’nin merkez olması gerektiğine vurgu yapan Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası medyanın yansıttığının ötesinde dünya halkları içerisinde Türkiye’nin çok nezih ve özel bir yeri var. Biz bu algının daha pozitif bir halde bütün dünyada yaygınlaşması için çalışıyoruz. Bundan dolayı kültür merkezlerimizle akademik çalışmalar, sempozyumlar, bilimsel etkinlikler, kültür-sanat ve kültür diplomasisi faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Macaristan’dan ABD’ye kadar yerele hitap eden bir yapıyla bir yılda binden fazla faaliyet gerçekleştiriyoruz. Yaz okulu müracaatında da bunun yansımalarını görüyoruz. Dünyanın her tarafından insanlar bu etkinliğe katılmak için gayret ediyorlar.”