Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile “Kültürel Diplomasi Söyleşileri”

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü, üniversitelerin iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Geleceğin Diplomatları ve Medya Yöneticileri İçin Kültürel Diplomasi” konulu söyleşi dizisine başladı.

Yunus Emre Enstitüsünün Türkiye sınırları içinde tanınırlığını artırmak amacıyla düzenlenen söyleşi dizisinin ilki, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun sunumuyla 20 Aralık Çarşamba günü Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, konuşmasına Türk milletinin tarihi birikimine ve Türklerin devlet kurmadan yaşayamayan bir millet olduğuna vurgu yaparak başladı.

Osmanlı’nın izlediği siyasetin etkilerinin geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam ettiğini belirten Afyoncu, 16. yy.da Osmanlı’nın dünyada taklit edilen, örnek alınan bir devlet olduğuna dikkat çekti. Bu yapının hızlı bir değişim sürecinden geçtiğini de dile getiren Afyoncu, buna rağmen Osmanlı diplomatlarının ve Osmanlı elçilerinin gittikleri ülkelerde her zaman devlet gururunu ayakta tuttuklarını ifade etti.

"Fahrettin Paşa, Türk tarihinin en önemli isimlerinden birisidir"

Prof. Dr. Afyoncu, İngilizler Arap isyancılarla Medine'yi kuşattıklarında Mondros Ateşkes anlaşmasının Ekim 1918'de imzalandığını hatırlatarak devam ettiği konuşmasında bütün imparatorluğun teslim olmasına karşın yalnızca bir kişinin teslim olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fahrettin Paşa teslim olmuyor. Askerlerin gözüne kum atarak paşayı bağlayıp öyle teslim ediyorlar. Peygamber Efendimizin mezarlığı Ravza-i Mutahhara'yı koruduğu için devletin teslim olmasına rağmen Fahrettin Paşa teslim olmamıştır. Tüklerin peygamber sevgisi çok farklıdır. Bu bizim farklı bir bakış açımızdır. Devletin teslim olmasına rağmen bir Osmanlı paşası emre itaat etmiyor, üç ay daha o topraklarda mücadeleye devam ediyor. Gittikten sonra oradaki kütüphanelerdeki 525 yazmayla kutsal emanetlerin bir kısmını İstanbul'a göndermiştir. Bu yazmaların çoğu Türk yöneticileri tarafından oradaki kütüphanelere bırakılmış eserlerdir. Onlar bugün 'Mısır kitaplığı' diye Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilmektedir. Birkaç tane akıl yoksunu kişinin bunların içinde Türkler de var maalesef. İddia ettiği gibi İttihatçılar bu eserleri yağma etmiş değildir. Çünkü defter elimizdedir. Sadece bir eser kaybolmuştur. Daha sonra bulunmuş. Onun dışında Fahrettin Paşa'nın getirdiği emanetler, kitaplar ve diğer kutsal emanetler Topkapı Sarayı'nda bugün muhafaza altındadır. Bu bir devlet anlayışı. Osmanlı'nın o dönemdeki halka bakış acısı bu şekilde."

Gazetecilerin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed'in tepki çeken sosyal medya paylaşımına ilişkin sorusunu da yanıtlayan Afyoncu, Fahrettin Paşa'nın "çöl kaplanı" lakabı ile anıldığını belirterek şunları kaydetti:

"Üç yıla yakın İngilizlere karşı Medine'yi müdafaa eden çok büyük bir Türk komutanıdır. İslam tarihinin şan ve şerefli sayfalarında yerini almıştır. Devletin teslim olmasına rağmen üç ay daha fazla 1919 yılın ocak ayına kadar Medine'yi müdafaa etmiştir. O bölgelerdeki kutsal emanetlerin ve yazmaların da İngilizlerin eline geçmemesi için onları İstanbul'a nakletmiştir. Fahrettin Paşa, o dönemde oradaki bazı kişilerin bugünkü kralların ataları İngilizlerle birlikte işbirliği yaparken, o bölgelerdeki İslam bayrağını yere düşmemesi için mücadele etmiştir. Türk tarihinin en önemli isimlerinden birisidir."

Afyoncu, geleceğin diplomat adaylarına, yerli ve yabancı diplomatların hatıratlarını okumaları ve tarih altyapılarını geliştirmeleri tavsiyesinde bulunarak konuşmasını tamamladı.